Web Analytics

Manevi Tazminat Alacağına İlişkin Özel Durum

Mehmet

Admin
Katılım
29 Nis 2021
Mesajlar
38,866
Çözümler
12
Konum
Kocaeli
Bir de birinci sınıftan hatırlayacaksınız. Manevi tazminat alacakları var. Manevi tazminat alacakları acaba miras yoluyla intikali mümkün alacak hakları mıdır? Yoksa onlar da mirasbırakanın ölümüyle beraber sona mı ermektedirler? Medeni Kanunumuzun 25. maddesinde 4. fıkrası bize bu konuda yanıtı veriyor. Yani hangi sorunun yanıtını veriyor. “Manevi tazminat alacağı mirasçılara geçer mi geçmez mi? “ Sorusuna yanıt veriyor.

Baktığımız zaman 4. fıkraya şunu görüyoruz: “Manevi tazminat istemi karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.” Mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez. Diyor ki Medeni Kanun kısaca: “Manevi zarara uğrayan kişi, bu anlamda manevi tazminat talebini dile getirmeden vefat ettiyse, bunu hiç talep etmediyse, bu tazminatın kendisine ödenmesini talep etmediyse, artık bu hak ne yapmayacaktır? Onun mirasçılarına geçmeyecektir diyor. Bir diğer söyleyişle Medeni Kanun diyor ki: “Manevi tazminat alacağının kişinin vefatıyla beraber onun mirasçılarına geçebilmesi için ne gerekir? Bu haksız fiil mağdurunun yani şahıs varlığı değerleri ihlal edilen, hukuka aykırı şekilde ihlal edilen kişinin manevi tazminat alacağını dile getirmesi gerekir.” Diyor. Manevi tazminat talebinde bulunması gerekir diyor.

Peki hemen şunu vurgulamakta fayda var. Kişi acaba mutlaka dava açmak zorunda mıdır manevi tazminat alacağının mirasçılarına geçmesi için? Yoksa bunu sadece ve sadece basit bir ihtarnameyle dile getirmiş olması yeterli midir? Yoksa bu konuda bir avukata vekâletname vermesi, onunla bir avukatlık sözleşmesi yapması yeterli midir? Evet yeterlidir. Çünkü Medeni Kanunumuz dikkat ederseniz 25. maddenin 4. fıkrasında bu konuda bir dava açılmasından, bu konuda bir hukuki girişimde bulunmasından söz etmiyor. Sadece ve sadece kullandığı terim nasıl? “Mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça, mirasçılara geçmez.” Dolayısıyla bugün itibariyle tüm doktrin ve yargı kararları diyor ki: “Kişi bu talebini, manevi tazminat talebini, mutlaka dava yoluyla dile getirmek zorunda değildir. Bu konuda sadece ve sadece girişimde bulunması, basit bir girişimde bulunması. Örneğin noterlik kanalıyla bir ihtarname çekmesi. Örneğin; avukatına, bir avukata bu konuda yetki vermesi, bu anlamda bir Avukatlık Sözleşmesi yapması, bir vekâlet ilişkisine girmesi yeterlidir diyor.

O halde, tekrar vurgulayacak olursak; kişinin malvarlığı var. Kişinin malvarlığı içerisinde örneğin; taşınır, taşınmaz malvarlığı değerleri var. Örneğin; hakları var. Sınırlı ayni hakları var. Örneğin; alacakları var. Ama bu malvarlığı değerlerinden bir kısmı miras yoluyla intikali mümkün olmayan malvarlığı değerleri, miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklar. Örneğin; intifa hakkı. Örneğin; oturma hakkı. Örneğin; o biraz önce vurguladığımız manevi tazminat alacağı. Ama manevi tazminat alacağı için neyi vurguladık? Demin de söylediğimiz üzere; mirasbırakan tarafından ileri sürülmüşse o zaman mirasçılara geçiyor. Mirasbırakan tarafından ileri sürülmemişse mirasçılara geçmiyor.
 

Bu konuyu görüntüleyenler

Geri
Üst