Web Analytics
Türkiye'nin Emlak Forumu!

Miras İşlemleri Yükleme

Mehmet

Admin
Katılım
29 Nis 2021
Mesajlar
38,849
Çözümler
6
Aldığı Beğeni
19
Konum
Kocaeli
Kanun koyucu diyor ki, ölüme bağlı tasarrufta bulunan tasarrufunu yüklemelere bağlayabilir. Yüklemede esas olan bir amacın gerçekleştirilmesidir. Mirasbırakan, belli bir amacın yerine getirilmesini hedeflemektedir. Bu amaç ilmi bir amaç olabilir, dini olabilir, sosyal olabilir; her türlü amaç olabilir. Yani diyebilir ki, bir vasiyet yapıyorum fakat bu vasiyeti alan şahıs aynı zamanda başka bir eylemi de gerçekleştirmekle yükümlüdür. Örneğin, tüm evimi Bay A’ya vasiyet ediyorum fakat Bay A evimdeki kütüphanedeki hukuk kitaplarını İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin kullanımına açsın.

Acaba kişi, yaptığı ölüme bağlı tasarrufu koşula mı bağladı yoksa yaptığı ölüme bağlı tasarrufta bir yükleme mi getirdi? Ölüme bağlı tasarrufta bir şart mı var yoksa bir yükleme mi var bunu ancak tasarrufu yorumlayarak belirleyeceğiz.

Koşulla ve yüklemeyle ilgili olarak en temel husus şudur: Koşulun yerine getirilmesini kimse talep edemez ama yüklemenin yerine getirilmesini, mükellefiyetin yerine getirilmesini ilgililer talep edebilir. Bu konudaki temel ilke şudur: Şart talik eder, ilzam etmez; mükellefiyet ilzam eder, talik etmez.

Yani siz bir ölüme bağlı tasarrufunuzu bir geciktirici şarta bağlı kıldığınızda, o şart gerçekleşmediği müddetçe yaptığınız ölüme bağlı tasarruf hüküm ifade etmeyecektir. Ama mirasbırakan, sadece lehine ölüme bağlı tasarrufta bulunduğu kişiye bir mükellefiyet yüklediyse o zaman kişi mirasbırakanın ölümünde, örneğin mirasçı atandıysa kendiliğinden mirasçı olacaktır. Bu anlamda herhangi bir şart söz konusu olmadığı için, geciktirici şarta bağlı kılınmadığı için kişi derhal mirasçı olacak, sadece kendisine yüklenen yükümlülüğü, kendisine yüklenen mükellefiyeti yerine getirmek zorunda kalacaktır. Örneğin mirasbırakan dedi ki: Taşınmazımı Bay A’ya bağışlıyorum, o da her yıl hukuk fakültesinde ilk beşe giren öğrencilere ayda şu kadar TL burs versin.

O halde ölüme bağlı tasarrufları yorumlarken dikkat etmek zorundayız. Acaba kişi tasarrufunu yaparken bir geciktirici şart mı öngördü yoksa sadece basit bir yükleme mi öngördü buna karar vermek gerekir. Kişi bir amacını gerçekleştirmek istiyorsa, bu amacın gerçekleştirilmesi konusunda şart olgusundan yararlanabilir ya da yükümlülük kavramından yararlanabilir. Diyebilir ki, hukuk fakültesi öğrencilerine burs verilmesi şartıyla bu taşınmazı Bay A’ya vasiyet ediyorum. O zaman hukuk fakültesi öğrencilerine gerekli miktarda burs verilmediği takdirde Bay A vasiyet alacaklısı olamayacaktır. Bu anlamda şart, mirasbırakanın arzularının yerine getirilmesi için son derece kuvvetli bir hukuki zemin yaratmaktadır. Ama kişi, taşınmazım Bay A’ya ait olsun, o da her yıl hukuk fakültesinde ilk beşe girenlere ayda şu kadar TL burs versin derse, artık taşınmazın bağışlanması Bay M’nin vefatında sıradan bir muayyen mal vasiyeti olarak hüküm ifade edecektir. Arkasından da ilgililer söz konusu mükellefiyetin yerine getirilmesini dava edebileceklerdir.

Mirasbırakan, yükümlülüğü kendi yasal veya atanmış mirasçılarına da yükleyebilir. Örneğin, yarım kalan inşaatının tamamlanması görevini yasal veya atanmış mirasçılarına yükleyebilir. Bu yükümlülüğü bir vasiyet alacaklısına da yükleyebilir. Yani mirasbırakan, Bay A’ya 1.000 TL ödenmesini istiyorum ancak o da hukuk fakültesi öğrencilerine burs versin diyebilir. Bütün bu durumlarda yine mükellefiyetle karşı karşıyayız.

Koşul ile yüklemeyi kıyas etmek bakımından şunu da vurgulamakta fayda var: Yüklemede ortada mutlaka bir maddi anlamda ölüme bağlı tasarrufun bulunması gerekmiyor. Kanuni mirasçılara da mükellefiyet yüklenebiliyor. Dolayısıyla böylesine bir durumda aslında bağımsız nitelikte mükellefiyetten söz ediyoruz. Bu çerçevede ayrıca illa başkaca bir maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf yapılması gerekmiyor. Yani ortada bir şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf varsa ve içinde maddi anlamda bir ölüme bağlı tasarruf varsa şartın bir anlamı vardır. İçinde maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf varsa geciktirici şarttan bahsetmek veya bozucu şarttan bahsetmek mümkündür. Ama ortada bir maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasa dahi, sadece kanuni mirasçıların var olduğu bir intikal ihtimalinde dahi, kişi şekli anlamda bir ölüme bağlı tasarruf yapabilir ve onun içerisine bir yükleme koyabilir, bir mükellefiyet getirebilir.

O halde şunu söyleyebiliriz: Yüklemeler de birer ölüme bağlı tasarruftur. Bu yüklemelerle muris, yasal mirasçılarına, atanmış mirasçılarına ya da vasiyet alacaklılarına belli bir davranışta bulunma yükümlülüğü veya belirli bir davranıştan kaçınma yükümlülüğü yüklemektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Yükümlülük hiç kimse lehine bir alacak hakkı yaratmaz. Eğer bir kişi lehine bir alacak hakkı yaratıyorsa o zaten bir vasiyet olacaktır. Yükümlülükle vasiyeti birbirinden ayıran en hassas çizgi bu noktada karşımıza çıkar. Gerçekten de yükümlülükte, mirasbırakan yasal mirasçılara, atanmış mirasçılara veya vasiyet alacaklılarına bir vazife yüklemektedir, bir görev yüklemektedir. Ama bu vazife hiç kimse lehine bir alacak hakkı yaratmamaktadır.

Medeni Kanunumuzun 515. maddesinin ilgili hükmüne tekrar değinecek olursak diyor ki kanun koyucu, mirasbırakan ölüme bağlı tasarruflarını yüklemelere bağlayabilir. Tasarruf, hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren her ilgili yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir. Örneğin mirasbırakan diyor ki; evimi Bay A’ya vasiyet ediyorum, bir taraftan da içindeki kütüphanenin İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri tarafından kullanılmasını emrediyorum. Bay A’ya böyle bir mükellefiyet yüklüyorum.

Görüldüğü üzere kanun koyucu “her ilgili” diyor, her ilgili söz konusu yüklemenin yerine getirilmesini talep edebilir. Doktrin haklı olarak özellikle aynen ifasını talep edebilir demekten kaçınıyor çünkü aynen ifa talebinde ortada bir alacak hakkı vardır ve kişi o aynen ifanın kendi lehine gerçekleştirilmesini talep eder. Hâlbuki burada hiç kimse lehine bir alacak hakkı tanınmaksızın bir yükleme söz konusudur. Dolayısıyla, ilgililer yani bu örnekte sizlerden herhangi biri veya İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü o kitapların İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin kullanımına açılmasını dava edebilir. Elbette davanın sonucundan da tüm İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri yararlanabilecektir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Bu konuyu görüntüleyenler

Benzer konular

Üst