Web Analytics

Cüzi Halefiyet

Mehmet

Admin
Katılım
29 Nis 2021
Mesajlar
38,862
Çözümler
12
Konum
Kocaeli
Peki miras hukuku alanında, sadece ve sadece külli halefiyet mi söz konusu? Cüzi halefiyet söz konusu olamaz mı? Elbette cüzi halefiyet de söz konusu olabilir. Peki nasıl söz konusu olabilir? Medeni Kanunumuzun yaklaşımına baktığımızda, bir örnekle somutlaştırdığımızda mesele son derece net bir şekilde ortaya çıkacak. Hatırlarsanız bu örnekte demiştim ki: “Diyelim ki Bay M’nin diyelim ki Fatih’te bir taşınmazı var veya bir arabası var. Hiç fark etmez. Taşınır veya taşınmaz malvarlığı değeri. Bay M, yaptığı vasiyetnamede, resmi vasiyetnamede, şifahi vasiyetnamede, el yazılı vasiyetnamede hiç fark etmez. Yaptığı ölüme bağlı tasarrufta aynen şu cümleyi kurmuştur, demiştir ki: “Ölümümde Fatih’teki taşınmazım Ü’ye ait olsun.” Demiştir. Bu gerçekten de lehine belirli mal vasiyeti yapılan Bay Ü’yü, sadece ve sadece bir alacak hakkına kavuşturur. Bay Ü, Bay M’nin vefatıyla beraber, Fatih’teki taşınmazın tek başına sahibi haline gelemez. Kendiliğinden sahibi haline gelemez. Bay Ü’ye Bay M’nin sağladığı hak, sadece ve sadece bir alacak hakkıdır. Yani Fatih’teki taşınmazın mülkiyetinin kendisine nakline dair bir alacak hakkına kavuşmuştur ve bu alacak hakkını arkadaşlar Bay M’nin mirasçılarına karşı ileri sürecektir.

Bay mirasbırakan ayrıca bir vasiyet borçlusu tayin etmediyse, şu kişi bu vasiyet borcunu yerine getirmekle yükümlüdür demediyse, o zaman arkadaşlar mirasbırakanın mirasçıları bu vasiyet borcunu yerine getirmekle yükümlüdürler.

Kısacası demin de söylemeye çalıştığım üzere; aslında ölüme bağlı tasarruflarda iki büyük ayrım var. Birçok ayrım var ama en klasik, en geniş ayrım arkadaşlar nedir? Bir kişi ölüme bağlı tasarruf yaptığında, bu ölüme bağlı tasarruf maddi anlamda ölüme bağlı tasarruf dediğimizde; temelde ikiye ayırabiliriz. Bir tanesi mirasçı atanması, mirasçı nasbı, mansup mirasçı kılınması kişinin. Bir tanesi de belirli mal vasiyeti. Eski Medeni Kanundaki deyimiyle “muayyen mal vasiyeti.” Lehine muayyen mal vasiyeti yapılan şahsa da yine Eski Medeni Kanunundan gelen terimlerle musaleh denir. Musaleh denir. Yani lehine muayyen mal vasiyeti yapılan kişidir.

İşte bu lehine muayyen mal vasiyeti yapılan kişi o muayyen malı mirasbırakanın ölümünde kendiliğinden iktisap etmeyecektir. O mal kendiliğinden ona geçmeyecektir. O sadece ve sadece mirasçılara karşı, söz konusu borcun ifası için bir alacak hakkına sahip olacaktır ve onun aynen ifası için girişimde bulunacaktır. Eğer mirasçılar söz konusu borcu yerine getirmeyecek olurlarsa gönül rızalarıyla.
Peki o halde akla şu soru gelebilir. Bu Bay Ü, yani Fatih’teki taşınmazın kendisine ait olması gereken Bay Ü kimin cüzi halefidir? Mirasbırakanın cüzi halefi midir? Yoksa mirasçıların cüzi halefi midir? Ne dersiniz? Büyük tartışmalara sebep olmuştur ama bugün itibariyle yerleşmiş görüş mirasçıların cüzi halefidir.
 

Bu konuyu görüntüleyenler

Geri
Üst